Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD tarafından önerilen ve Ukrayna’nın da kabul ettiği 30 günlük ateşkes fikrini prensipte desteklediğini ancak bunun uygulanmasının, özellikle uzun bir cephe hattında doğrulama konusunda pek çok soruyu beraberinde getirdiğini belirtti.
Amerikan The Washington Post gazetesine göre böyle bir taktik, Rusya’nın bir teklifi hemen reddetmeden uzun süreli müzakerelere girmesine olanak sağlayabilir.
TOPRAKLARDAN ÖDÜN VERMEYECEK
Savaşın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen Rusya Ukrayna’nın yaklaşık beşte birini kontrol ediyor. Bunu ve daha fazlasını elinde tutmak istiyor. Kremlin ele geçirdiği toprakların hiçbirinden vazgeçmeyeceğini açıkladı.
Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Kırım, Sivastopol, Kherson, Zaporizhzhia, Donetsk, Luhansk… bunlar Rusya’nın bölgeleri. Bunlar anayasada yazılıdır. Bu verili bir gerçektir” dedi.
Rusya, uluslararası alanda Ukrayna’nın bir parçası olarak tanınmasına rağmen 2014 yılında Sivastopol dahil olmak üzere Kırım’ı ilhak etti. Peskov’un bahsettiği diğer bölgeleri ise 2022 yılında yasadışı olarak ilhak etti.
Haziran ayında Putin, Ukrayna’nın Rus birliklerinin kısmen işgal ettiği dört güneydoğu bölgesini teslim etmesi ve NATO’ya katılma planlarından vazgeçmesi halinde Rusya’nın çatışmaları derhal durduracağını söyledi.
UKRAYNA’NIN ASKERDEN ARINDIRILMASI ŞARTI
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski uzun süredir Ukrayna’nın egemen topraklarını teslim etmeyeceğini vurguluyordu ancak son zamanlarda toprakların derhal iadesi yerine güvenlik garantilerine vurgu yapmaya başladı.
Rusya’nın şartları arasında Ukrayna’nın askerden arındırılması da var ki bu da ülkeyi gelecekteki saldırıları engelleyemeyecek küçük bir orduyla baş başa bırakacak.
NATO ÜYELİĞİ KRİZİ
Putin Ukrayna’daki saldırıları meşrulaştırmak için Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün daha da genişleme olasılığını gerekçe gösterdi. Üye devletlerin saldırıya uğramaları halinde diğer üyeleri savunmasını gerektiren bir savunma ittifakı olan NATO’ya Ukrayna’nın üyeliği Putin için bir başlangıç değil.
Ancak Zelenski, Ukrayna’nın güvenlik ittifakına nihai üyeliğini kilit bir güvenlik garantisi olarak görüyor. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth geçen ay NATO üyeliğinin “gerçekçi bir sonuç” olmadığını söyledi.
NATO savaş başlamadan önceki halinden daha büyüktür – İsveç ve Finlandiya’nın katılımı teşvik edilmiştir. Ancak ABD’nin ittifaka olan bağlılığı Trump döneminde giderek daha fazla sorgulanır hale geldi.
“MEDENİYETİN YOK OLACAĞI BİR ÇATIŞMA”
Putin 2024 ulusa sesleniş konuşmasında NATO güçlerinin Ukrayna’ya konuşlandırılması halinde “trajik sonuçlar” doğacağı uyarısında bulundu. Ayrıca Rusya’ya saldırması halinde Batı’yı misilleme saldırılarıyla tehdit etti. “Tüm bunlar gerçekten de nükleer silahların kullanılacağı ve medeniyetin yok olacağı bir çatışmayı tehdit ediyor” dedi. Bunu anlamıyorlar mı?” dedi.
Savaş sırasında Rusya, NATO’nun Rusya’ya karşı mücadelesinde Kiev’i desteklemesi nedeniyle kendisini “kolektif Batı ”ya karşı varoluşsal bir savaş veriyor olarak tanımladı.
“AVRUPA ORDUSU MÜDAHİL OLAMAZ”
Kremlin ayrıca Avrupa ülkelerinin olası bir güvenlik garantisi olarak değerlendirdiği Ukrayna’da yabancı barış güçlerinin bulunmasını da reddetti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, Rusya’nın diğer ülkelerin “çatışmaya müdahil olmasını” kabul etmeyeceğini ve bunun “Moskova’nın tüm araçlarla tepki vermesine” yol açacağını söyledi.
Aralarında İngiltere ve Fransa’nın da bulunduğu Avrupa ülkeleri çatışmalar sona erdikten sonra Ukrayna’ya binlerce asker göndermeyi önerdi. Bu hafta başında Rusya, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer tarafından dile getirilen bir öneriyi reddederek, Ukrayna topraklarında herhangi bir NATO ülkesinden barış gücü askerlerini “hiçbir koşul altında” kabul etmeyeceğini yineledi.
İSTANBUL GÖRÜŞMESİNDEN ÇIKANLAR
Rusya, ABD ile yenilenen temaslarını Ukrayna’daki savaşın ötesinde, Obama yönetiminden kalma dondurulmuş diplomatik yerleşkelerle ilgili uzun süredir devam eden şikayetler de dahil olmak üzere konuları ele almak için kullandı.
Rusya ve ABD arasında 27 Şubat’ta İstanbul’da yapılan görüşmeler, her iki tarafın da sınır dışı etme ve personel kısıtlamaları nedeniyle faaliyetleri önemli ölçüde azalan diplomatik misyonlarının durumu etrafında dönüyordu.
Rusya, ikinci Obama yönetimi tarafından dondurulan New York ve Maryland’deki binalar ile ilk Trump yönetiminin Silikon Vadisi, bir denizaltı üssü ve Boeing tesisleri gibi hassas bölgelere yakınlığı nedeniyle kapattığı Seattle ve San Francisco’daki konsolosluklara atıfta bulunarak, 2016 ve 2018 yılları arasında ABD tarafından yasadışı olarak el konulduğunu söylediği altı diplomatik yerleşkenin iadesini talep etti.
Washington, bankacılık ve sözleşmeli hizmetlere erişimin yanı sıra Moskova’daki ABD Büyükelçiliği’nde istikrarlı ve sürdürülebilir personel seviyelerinin sağlanması ihtiyacına ilişkin endişelerini dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı, “yapıcı görüşmeler yoluyla her iki tarafın da bu alanlarda ikili misyon faaliyetlerini istikrara kavuşturmak için somut ilk adımları belirlediğini” söyledi.
Görüşmeden kısa bir süre sonra Moskova, yeni büyükelçi Alexander Darchiev’in atanması için Washington’dan güven mektubunu aldığını açıkladı.
YAPTIRIMLARI HAFİFLETİLMESİ
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin ardından Biden yönetimi tarafından uygulanan ABD yaptırımları Rus ekonomisini zayıflattı ve askeri sektörünü engelledi. Trump, olası bir barış anlaşmasının bir parçası olarak yaptırımların hafifletilmesini görüşmeye istekli olduğunun sinyalini verdi.
Kremlin kamuoyu önünde tüm yaptırımların yasadışı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini savunuyor. Ancak analistlere göre Moskova, ekonomik kısıtlamaların uygulanmasında Batı’nın birliğini zayıflatacağı için ABD yaptırımlarının hafifletilmesini memnuniyetle karşılayacaktır.
Geçen yıl Putin bu stratejiyi “hırsızlık” olarak kınamıştı. Paris, Moskova’nın olası bir ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi durumunda varlıklara el konulmasına izin verecek şekilde varlıkların teminat olarak kullanılmasını önerdi.
Rusya şubat ayında İstanbul’da yapılan görüşmelerde ABD’ye doğrudan uçuşların yeniden başlaması için bastırdı ki bu da yaptırımların önemli ölçüde hafifletilmesi anlamına gelecekti. Dışişleri Bakanlığı görüşmelere ilişkin açıklamasında bu konuya değinmedi.
YORUMLAR