Sputnik’e konuşan Malıhin, fizikte yıldızların mutlak siyah cisimler olarak kabul edildiğini, bunların ışığı emdiğini ve yansıtmadığını belirtti.
Malıhin, “Diğer bir deyişle, Güneş’e fener tuttuğunuzda hiçbir şeyi size geri yansıtmaz, onu görmezsiniz” dedi.
Yıldızlardan gelen parlamanın yüzey sıcaklığından kaynaklandığını belirten Malıhin, her sıcaklık için kendi dalga boyuna özgü bir ışınım olduğunu ifade etti.
Sözgelimi kırmızı cüce bir yıldızın yüzey sıcaklığı 3 bin Kelvin derecesine, Güneş’in yüzey sıcaklığı da yaklaşık 5 bin 500 Kelvin derecesine tekabül ediyor.
Malıhin, “Özetleyecek olursak, Wien Yasası’na göre Güneş’in maksimum ışınımı 501 nanometrelik bir dalga boyunda gözlemleniyor. Buradaki renk yeşil veya turkuaz olarak isimlendirilebilir. 500-570 nanmetre aralığı yeşil olarak addedilebilir. Buradan ‘Güneş yeşildir’ gibi ses getiren bir başlık elde ediliyor” ifadelerini kullandı, ancak çıkarım yapmak konusunda aceleci davranılmaması gerektiğini vurguladı.
Malıhin’e göre renkler insanın belirli elektromanyetik ışınımlarla ilgili algısını gösteriyor. Ancak insan gözünün renkleri algılama yetisi üç tip fotoreseptörle sınırlı. En hassas L reseptörü sarı-kırmızı aralığından; M ve S reseptörleri ise sarı-yeşil ve mor-mavi renklerin algılanmasından sorumlu. Sinyali yakalama yetisi en kolay olan ise hassas L reseptörü, bu nedenle de insan gözü neredeyse her an kırmızı tonları algılar durumda. Beyin de algıladığı sinyaller arasındaki farkı gidermek için bu sinyalleri bir renk dengesine yönlendiriyor.
Malıhin, “Güneş’teki ışıma L, M ve S reseptörlerini neredeyse aynı oranda aydınlatıyor. Beynimiz de bunu düzeltiyor ve her rengi neredeyse aynı miktarda algılıyor, bunun neticesinde de beyaz görüyoruz” dedi.
YORUMLAR