Sınav kaygısı ile nasıl başa çıkılır?

Sınav kaygısı, yaşamdaki öğrenme sürecimizde kazandıklarımızı, özellikle okul hayatımızda girdiğimiz sınavlarda bildiklerimizi aktarmamızı zorlaştıran bir durumdur. Performansın ve sonuçta da başarının düşmesine yol açar.

Sınav kaygısı ile nasıl başa çıkılır?

Elbette kaygı, yarına kalabilmemiz ve yaratıcı çözümler geliştirebilmemiz açısından çok değerli, gerekli bir duygudur. Geleceğimizi şekillendirmekteki araç olan sınava girmeden sınavın sonucuyla ya da gelecekle ilgili olumsuz senaryolar kurmak falcı olmaya adaylıktan başka bir şey olmayacaktır. Sınav kaygısının öğrencileri ve aileleri, kontrolü altına alması, farklı senaryoları görmeyi zorlaştıracak ve bugünü çalmasından başka bir işe yaramayacaktır.

Şimdi sınav kaygısının nasıl oluştuğuna bakalım.

Burada en önemli faktör, öğrencinin ya da sınava girecek kişinin sınava yüklediği anlamdır. Kişinin zihninde “Sınav benim için ne demek?” sorusu ve buna verdiği cevap önemlidir. “Ne yaparsam yapayım yeterli olmayacak”, “Asla istediğim puana ulaşamayacağım, ulaşamadığımda da hayatım mahvolacak”, “Ya yapamazsam”, “Başarısız olursam ailem çok üzülecek” gibi cümleler bir öğrencinin motivasyonu, sınav performansı üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Kaygının artmasına ve dolayısıyla, kişinin huzursuzluk hissetmesine, iştah ve kilo ile ilgili, uyku düzeniyle ilgili, baş ve karın ağrısı şikayetleri, terleme gibi fiziksel sorunlar yaşamasına, aynı zamanda dikkat ve konsantrasyon ile ilgili sorunlar yaşamasına yol açacaktır. Hal böyle olunca, elbette öğrencimiz beklediği ve “ondan beklenen” performansı sergilemekte zorlanacaktır.

“Eğer biraz daha zaman vermiş olsalardı, istediğimi yapabilecektim” cümlesini herhangi bir sınav sonrasında ya söylemişizdir ya da söyleyen bir öğrenciyi muhakkak duymuşuzdur. Sınavdayken el ve ayakların birbirine dolaşması, bir anda bildiklerini unutmak ve yaşanılan panik duygusu kontrolü kaybetmemize yol açar. Mükemmelliyetçilik, yanlış aile tutumları, gerçekçi olmayan beklentiler, sosyal çevrenin baskısı, kişinin benlik algısı olumsuz kısır döngü içerisinde önemli role sahiptir.

Belirli zaman diliminde sergilediğimiz bu performans hem başarımızı tanımlar hem de başarımız için yol gösterici olur. Buradaki temel mesele performansımızı artıracak olan motivasyonumuzu, çalışma biçimimizi ve gerekli diğer kaynaklarımızı keşfetmek ve güçlendirmektir.

Bu keşfin en önemli rehberleri şüphesiz ki anne ve babalardır. Bu süreçte, evlatlarının ihtiyaçlarını hem bir ebeveyn hem de bir rehber olarak bilmeleri gerekir. Akranlarla, kardeşlerle ya da diğer bireylerle kıyaslamamak gerekir, çünkü her çocuk eşsiz ve özeldir.

Sınava hazırlık süresince uyku düzenine ve beslenmeye dikkat etmek gerekmektedir. Daha fazla çalışmak için uyku düzeninin aksaması her zaman ihtiyaçtan değil, aynı zamanda kaygıdan dolayı olabilmektedir. Başarı, sadece çalışmaya ayrılan zamanla ilgili değildir. Olumlu düşüncelerin artması başarıyı da beraberinde getirecektir.

Bir Afrika atasözünde de bahsedildiği gibi:

“Her sabah bir ceylan uyanır Afrika’da,
Kafasında tek bir düşünce vardır:
En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek,
Yoksa aslana yem olacaktır.

Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da,
Kafasında tek bir düşünce vardır:
En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek,
Yoksa açlıktan ölecektir.

İster aslan, ister ceylan olun hiç önemi yok,
Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini,
Hem de bir önceki günden daha hızlı
koşuyor olmanız gerektiğini bilin”.

Kendimizi tanıdığımızda, nereye koştuğumuzu ve neden koşmamız gerektiğini fark ettiğimizde kaygımızı kontrol etmek daha kolay olacaktır.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir