TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Önder, Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı. Önder, “Bugün de günümüzde, savaşlar ağırlıklı olarak su kaynakları üzerinden şekilleniyor bütün dünyada. Biz parti adına yasa teklifi veremediğimiz için ben bir yasa teklifi hazırladım. İlk sözü Sayın Grup Başkan Vekillerinin izniyle kendime beş dakika veriyorum. Bunu kişisel olarak vermek istemiyorum; bu konuşmadaki amacım, bütün sayın siyasal parti temsilcileri, Sayın Grup Başkan Vekilleri buna katkı sunarak bir ortak öneriye dönüştürebilirsek su kaynaklarıyla ilgili geleceğe bırakılmış önemli bir miras olacak. Dünyada artık nehirleri tekrar gelmekte olan iklim krizi ve benzeri tehditlerle bunlara karşı bir önlem olarak su kaynaklarını yeniden içilebilir duruma getirme çabaları var. Şimdilik çok cılız ama yaklaşmakta olan tehdidi düşündüğümüzde, çocuklara, dünyanın gelecek nüfusuna karşı insanlığın bir borcu olarak düşünüyorum. Anadolu’nun sesi, suyun hafızası ve geleceğin vicdanı adına bu yasa teklifini bütün vekillerimizin katkısına açmak istiyorum çünkü nehirlerimizin binlerce yıldır taşıdığı su kadar hikayeleri de var. Fırat’ın, Dicle’nin, Kızılırmak’ın, Sakarya’nın, Büyük Menderes’in, her birinin bir sesi Anadolu’nun kültürüyle, tarihiyle, insanıyla iç içe ancak bu ses artık kuruyan yatakların çatlaklarında yankılanıyor. Suya hükmettiğimizi sandık oysa su bizi var eden şeydi; nehirleri yalnızca birer kaynak, bir enerji hattı, bir sınır olarak gördük, onları böldük, yönlerini değiştirdik, kuruttuk, oysa su yaşamak ister” dedi.
Önder, dünyada büyük dönüşüm yaşandığına işaret ederek, “Bugün dünyada bir dönüşüm yaşanıyor; Yeni Zelanda’da Whanganui Nehri, Kolombiya’da Atrato Nehri, Hindistan’da Ganj Nehri birer hukuk öznesi hâline geldi çünkü bir nehir kirletildiğinde, kurutulduğunda, talan edildiğinde sadece su kaybolmuyor, bir kültür, bir yaşam ve en önemlisi, topyekun büyük insanlık ailesi olarak evrende birlikte yaşadığımız canlılarla beraber geleceğimiz yok oluyor. Bizler Anadolu’nun çocuklarıyız, nehirlerimiz destanlarımızda, türkülerimizde efsanelerimizde yaşar ancak onları artık sadece şiirlere ve türkülere mahkûm edemeyiz. Bugün, Anadolu’nun tüm nehirlerine bir tüzel kişilik tanımak, onların hakkını korumak, geleceğe nefes vermek zorundayız. Sayın siyasi parti temsilcileri ortaklaşma iradesi gösterirlerse buna seçilecek pilot bir nehirle başlayabiliriz. Bir nehri nasıl iyileştirebilir, nasıl korur, nasıl sularını doğasında olduğu gibi içilebilir hâle getirebiliriz. Kapımızdaki krizle su yoksulu bir ülke kategorisinde anılıyoruz artık, bütün bu yemyeşil cennet ülkeyi “su yoksulu” statüsüne soktuk. Bir aymazlıktır bu, dış faktörlerden daha fazla. Ergene hayat vereceğine ölüm saçmaya başladı, eğer Kızılırmak konuşsaydı bize ne anlatırdı, Fırat konuşsaydı bize nelerden şikâyet ederdi, Büyük Menderes, Sakarya ses verebilseydi ne söylerdi? Bizim için binlerce yıl boyunca verdikleri emek ve hayati hizmetin karşılığında sadece muhtemelen yaşamayı ve bu hizmeti vermeye devam etmeyi isterlerdi. Bu yüzden, Anadolu’nun tüm akarsularına, nehirlerine tüzel bir kişilik kazandırarak onların haklarını koruyacak bir yasal çerçeve oluşturmalıyız” dedi.
YORUMLAR