TBMM’de EYT sesleri: ‘İliklerine kadar hissediyor!’

TBMM’de devam eden görüşmelerde söz alan İYİ Parti Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu, yoksulluğun arttığını ifade ederek “Çiftçimiz, memurumuz, EYT’limiz ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyor” diye konuştu.

TBMM’de EYT sesleri: ‘İliklerine kadar hissediyor!’

TBMM’de devam eden görüşmelerde söz alan İYİ Parti Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu, yoksulluğun arttığını ifade ederek “Çiftçimiz, memurumuz, EYT’limiz ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyor” diye konuştu.

Çulhaoğlu’nun Genel Kurul’daki konuşması şu şekilde:

“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal İstikrar Komitesi, 2011 yılında 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kurulmuş. Sonrasında bu Komite, AK PARTİ Hükûmetinin gelişigüzel, öngörüsüz ve hatalı politikaları sebebiyle 2018 yılında kaldırılmıştır. 2019 yılında ise Komite, hiç olmayacak bir hâle dönüştürülerek değişik bir şekilde çalıştırılmıştır. İktidarın getirdiği bugünkü teklifle bu Komite hakkında 4’üncü kez düzenleme yapmak istiyorsunuz. Milletimizin hazinesinden heba ettiğiniz 128 milyar doların, o dönem yapılan hatalı düzenlemelerden ve Finansal İstikrar Komitesinin AK PARTİ yönetimi tarafından yanlış çalıştırılmasından kaynaklandığı gerçeğini de görmüyorsunuz. Dolayısıyla, şu anda finansal sistemin önemli bir savunma kalkanı elinden alınmış oldu. Kullanılan enerji, yapılan yanlış işler, harcanılan paralar, kaldırılan kurumsal kültürün ülkemize maliyeti çok ağır olmuştur ve bu gidişle de olmaya devam edecektir. Bu şekilde bir yönetim tarzını, İYİ Parti olarak, hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi olmayan bir Ekonomi Koordinasyon Kuruluna atıf yapılarak bir düzenleme teklif edilmektedir. Bu, devlet ciddiyetine yakışıyor mu arkadaşlar Allah aşkına? Komitenin kimlerden oluşacağına tahdit getirerek borsalar, birlikler veya kurumların bilgisine ihtiyaç duyulduğu zaman Komiteye dâhil edilmesini engelliyorsunuz; bu son derece yanlıştır. Bağımsız kurumlar ve kuruluşların bağımsızlığını gölgeleyecek şekilde kanuna tek tek “tafsilatlı vazifeler” yazılması da kesinlikle uygun değildir. Özellikle Merkez Bankası başta olmak üzere, bağımsız kurumların fonksiyonel bağımsızlığına doğrudan müdahale içeren 5’inci fıkranın madde metninden mutlaka çıkarılması gerekmektedir.

Teklif edilen bu kanun değişikliği metninde kullanılan kırılganlık ifadelerinin bir kanuna yazılması piyasalara güvensizlik verecektir. Teklifteki bu ifadelerin çıkarılması gerekmektedir. Finansal istikrarsızlık hakkında katı düzenlemeler yapılması da kanunun amacıyla ters düşmektedir. Finansal istikrar yeni keşfedilen bir terim değildir arkadaşlar. Bunun gibi durumların yazılı hâle getirilmesi, bürokratik bir kurum ortaya çıkarılması ve bu kurumun bürokratik yeni yapının içerisinde yer alan kendi görev alanları ile yasalarındaki görevlerinin tekrar başka bir kuruma verilmesi oldukça da hatalıdır. Teklifteki gibi kurumsal olarak yasaya dökülmüş, enine boyuna ayrıntılarıyla belirtilmiş, katı bir yapıyla finansal istikrar sağlanması mümkün değildir. Zira finansal istikrar varlığında hissedilemeyen ancak yokluğunda hissedilebilen bir durumdur.

Değerli arkadaşlar, sizin yaptığınız ancak günübirlik sorunları çözmeye yönelik bir çalışmadır. G20 ülkelerinin pandemiye karşı vatandaşlarına sundukları karşılıksız desteğin millî gelire oranına baktığımızda yüzde 8 iken ülkemizde bu oran yüzde 1,9’dur. Bunun da büyük bir kısmı çalışanların birikimi olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan sağlanmıştır yani sizin bütçenizden yaptığınızın kat kat fazlası çalışanlarımız tarafından karşılanmıştır.

Gelir dağılımını iyice bozduğunuz ülkemizde Cumhurbaşkanlığının 2021 yılı programında belirtilen 2019 yılı yoksulluk oranı yüzde 21,3 iken bugün yüzde 30’ları aştığını söylemek hiç de zor değildir. Dünya Bankası verilerine göre ise son iki yılda Türkiye’de mutlak yoksul sayısının 3,2 milyon kişi arttığı belirtilmektedir. Çiftçimiz, esnafımız, emeklimiz, memurumuz, asgari ücretlimiz, EYT’lilerimiz, tüm dar gelirli kesimler ekonomik krizin zorluklarını inanın iliklerine kadar hissediyor. AK PARTİ Hükûmetinin getirdiği bu kanun teklifinin sorunlara çözüm üretmesi de mümkün değildir. Bütün cumhuriyet hükûmetlerinin topladığı vergi yetmiş dokuz yılda 1,9 trilyon lira, AK PARTİ’nin on sekiz yılda topladığı vergi ise 3,1 trilyon liradır. Sattığınız fabrikalar, kamu kuruluşları, özelleştirmeler, araziler de buna dâhil değil.

Türkiye’de gelir vergisi, kurumlar vergisi, işveren maliyetleri yüksek. Bütün bunların yanında, dolaylı vergilerin de en yüksek olduğu ülke yine Türkiye’dir. Bu ibretlik tabloya göre, milyonluk lüks otomobilleri, uçakları ve hatta yatları satın alanlar asgari ücretli kadar bile vergi vermiyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payına baktığımızda yüzde 70’e dayanmış olduğunu görüyoruz.

Bunların her biri AK PARTİ’nin ekonomideki beceriksiz yönetiminin eseridir diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. “

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir