Üç lider, üç kader, üç Bursa

Üç lider, üç kader, üç Bursa

Sürgün acıyı, gurbeti, cezayı çağrıştırır. Osmanlı döneminde, saray ile ters düşen bazı devlet büyükleri, şehzadeler, sultan gözdeleri Bursa’ya gönderilir. Hem İstanbul’un yanında oluşu, hem de sürgünün denetimi açısından kolaylığı, ilk başkent Bursa’yı öne çıkarır. Şeyh Bedrettin’den Şehzade Mustafa’ya, Ahmet Vefik Paşa’dan Aziz Nesin’e kadar onlarca ünlü gelip geçer Bursa’dan… Ama onların içinde ülkelerinin kaderini çizenler ya da kaderi Bursa’da çizilenler de vardır. Yolu Bursa’dan geçen üç ülke liderinin kaderinde de Bursa vardır.

Takvimler 1 Eylül 1969 gününü gösteriyor. Bursa’nın simgesi Çelik Palas’ın havuzunda yüzen bir çok ünlü sima arasında bir de kral vardır… Adı İdris El Sunusi… Libya’yı özgürlüğüne kavuşturan ülkenin ilk kralı 79 yaşındaki İdris El Sunusi, maiyeti ile geldiği Bursa’da, kentin en ünlü kaplıcasında şifa aramaktadır.

KAPLICADA DEVRİLEN KRAL: İDRİS EL SUNUSİ

1 Eylül Pazartesi günü, öğle saatlerinde ajanslar şok bir haber geçer. Habere göre, Libya’da genç bir albay, arkadaşlarıyla ülke yönetimine el koyar.

Yaşlı kral, olayı serinkanlılıkla karşılar ve günlük programını aynen uygulayarak, 16 günden beri kalmakta olduğu Çelik Palas’ta gecelemeyi sürdürür. Ertesi gün harekete geçen Bursa polisi, Kral El Sunusi’yi, banyo kısmındaki bir kapıdan arka sokağa gizlice çıkarır ve otomobile bindirir.

Gazetecileri atlatmayı başaran polis, Kral Sunusi’yi Mudanya limanına götürür. Beyaz harmaniye içindeki devrik kral, eşi, ailenin diğer fertleri, hizmetkârları ve Libya’nın Atina Büyükelçisi Tahir Karamanlı’nın eşliğinde Yunan bandıralı Knossos yatına bindirilir. Polisin atlatma operasyonuna karşın gazeteciler yine de Kral Sunusi’nin gidişine tanık olur.

Dönemin Cumhuriyet gazetesi muhabiri Çetin Özbayrak’ın edindiği bilgiye göre, bu mecburi seyahatinde kral, üç lüks otomobilin yanı sıra 3 adet buzdolabıyla, çok sayıda transistörlü radyo ve bavulla gemiye biner. Serinkanlı davranışları dikkati çeken Kral İdris El Sunusi, darbeyi gerçekleştiren genç subaylara Bursa’dan bir de çağrı yapar. Çağrı yanıtsız kalınca, özel sekreteri Ömer El Şelbi’yi Londra’ya gönderir ama bir sonuç alamaz. Kral Sunusi bu kez rotayı Mısır’a çevirir.

Libyalı genç subaylar ve önderleri Albay Muammer Muhammed Abu Minyar El Kaddafi, krallığın sona erdiğini ve Libya Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan eder. Böylece, Libya, krallık rejiminden cumhuriyete geçiş yapmış olur. Yeni yönetimin adı bir süre sonra Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak ilan edilir.

Libya halk kahramanı olarak Türkler’in dostluğunu da kazanmış olan Şeyh Ahmet Sunusi’nin yeğeni İdris El Sunusi, 1951 yılında ilan ettiği krallığına, 23 yıl sonra bir askeri darbeyle veda eder. Kalan ömrünü Mısır’da sürgün yaşamıyla sürdüren İdris El Sunusi 25 Mayıs 1983 tarihinde hayata gözlerini yumar.

Muammer Muhammed Abu Munyar el Kaddafi, 42 yıllık iktidarının sonunda 1969 yılında İdris el Sunusi’yi tahtından indirdiği gibi yine ihtilal sonucu devrilir ve  25 Ekim 2011 günü 69 yaşında yaşamını hüzünlü biçimde yitirir.

BURSA’DAN BİR HUMEYNİ GEÇTİ

 

Washington desteği ile İran’ı yaklaşık 40 yıl boyunca yöneten Şah Rıza Pehlevi, bir polis devleti kurmuştur. Bu duruma karşı çıkan halk ve çok sayıda din adamı vardır. Onlardan biri de Ayetullah Humeyni’dir. Humeyni’nin gücünden çekinen Şah Rıza Pehlevi onu sürgüne zorlar. Humeyni’nin ilk durağı Türkiye’dir ve 1964 yılında, önce Ankara’ya getirilir ama Başkent günleri sadece 8 gün sürer.

HUMEYNİ ÇEKİRGE’DE

İkinci durak Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti Bursa olur. Bazı kaynaklar bu seçimin nedenini Bursa’nın sakin ve gözden uzak bir şehir olmasına bağlar. Humeyni’yi Bursa’da Farsça bilen istihbarat albayı Ali Çetiner karşılar ve evinde bir süre konuk eder. Sonra da Çekirge’de petrolcü Demir Akınöz’e ait bir eve yerleştirir. İmam Humeyni Bursa’daki günlerini evinde dini kitaplar okuyup, çalışarak geçirirken, 3 Ocak 1965 tarihinde oğlu İran gizli servis elemanları tarafından yakalanarak Bursa’ya getirilir. Humeyni, Bursa’da özellikle Ulucami’ye giderek, halkla temas eder.

Bir iddiaya göre hutbeye çıkar ve cemaatin takdirini alır. Dini kıyafetlerle dolaşması emniyet güçlerinin tepkisini çeker. Tartışmalı kabul edilen Tahrir el Vesile’yi Bursa’da yazmaya başlar. Şah’ın yakın çevresinin önerisi ile, Bursa’dan uzaklaştırılıp Şiiler’in çoğunlukta olduğu Irak’ın Necef şehrine gönderilir.

İran’da bir İslam Cumhuriyeti kurulması yönündeki çağrılarını oradan da sürdürür. 6 Ekim 1978’de Şah’ın baskısıyla, Fransa’ya gider ve Paris’e yerleşir. 1978 sonlarında halk arasındaki hoşnutsuzluğun bütün ülkeye yayılması ile Şah Muhammed Rıza Pehlevi 16 Ocak 1979’da İran’ı terk etmek zorunda kalır. 1 Şubat 1979 günü Humeyni ülkesine döner ve bir dönem kapanmış olur.

EMİR ABDÜLKADİR VE ARAPLAR CAMİİ 

1808 yılında doğan Emir Abdülkadir, 1830 yılında Fransızların ülkesini işgaline karşı ilk bağımsızlık mücadelesini başlatan halk kahramanıdır. Cezayir halkı, Fransız işgalinin ardından Abdülkadir’i 22 Kasım 1832’de emir olarak seçer. Emir seçilir seçilmez Fransız güçlerini ağır bir yenilgiye uğratır ve  Abdülkadir’in emirliği tanınır. 1837’de imzalanan anlaşmayla Emir Abdülkadir Cezayir’in üçte ikisine hakim olur. Fransızlar 1839 yılında başlayan savaşı kazanarak Cezayir’i tamamen işgal eder. Emir Abdülkadir de küçük bir kuvvetle Fas’a sığınır ama destek olmayınca teslim olur. 5 yıl Fransa’da esir kalır. Fransız uyruğuna geçme önerisini reddeder ama Osmanlı topraklarına gitmesine izin verilir.

Sultan Abdülmecit’in himayesinde Bursa’ya yerleştirilen Emir Abdülkadir, 1852-1855 yılları arasında Bursa’da yaşar ve Araplar Camii’nde halka vaaz verir. 1855 Bursa depreminin ardından Emir Abdülkadir Şam’a yerleşir ve Fransız hükümetince maaş bağlanır. Emir Abdülkadir, 1883 yılında Şam’da vefat eder. Cezayir halk kahramanı olarak bilinen Emir Abdülkadir isminin 2005 yılında Kükürtlü’de bir caddeye, törenle verilmesi o günlerde tepki ile karşılanır. Yaklaşık 110 yıllık bir süre içinde üç önemli halk kahramanı ya da liderin Türkiye’de ve özellikle Bursa’da bulunuşu ile Osmanlı ve Cumhuriyet’in Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile kurduğu dostlukların geçmişe dayandığını, Bursa’nın üç lideri ağırlamakla bu dostluğa değer kattığını da söylemek mümkündür.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir