Ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın görülen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, istatistiklere göre çocuklarda yetişkinlere göre daha fazla görülüyor.
Bütün hayatımızı etkileyebilen bu hastalığın tedavisi, hastanın durumuna göre ilaç kullanımı ve isteğe göre psikolog eşliğinde terapi şeklinde uygulanıyor.
Diyarbakır Memorial Hastanesinde görevli Uzman Psikolog Tülinay Seçkin, insan hayatında önemli rol oynayan dikkat unsurunun, oldukça kompleksli bir işlevi olduğuna dikkat çekti.
Dikkat bozukluğunun 3 bölümde ele alındığına değinen Seçkin, “Bir şeye odaklanmak, odaklandıktan sonra onu sürdürmek ve dışarıdan caydırıcı herhangi bir etken olduğunda dikkatimizin kaldığı yerden kolayca devam ettirebilmektir. Dikkat dağınıklığı olan kişilerin daha çok bu 3 noktada zorluk yaşadığını görüyoruz” dedi.
Araştırmalara göre dikkat dağınıklığının genetik olma ihtimalinin yüzde 80’lere kadar vardığını söyleyen Seçkin, ebeveynlerde olan dikkat bozukluğunun çocuğa da geçebildiğini ileri sürdü. Seçkin, “Diğer bir etken ise hipotiroididir. Hipotiroidin yüksek olması, odaklanmayı ve öğrenmenin çok yavaş olmasını etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Dikkat dağınıklığı sonucunda kişide ortaya çıkan olumsuzlukları dile getiren Seçkin, “Dikkat dağınıklığı yaşayan insanlar, bir randevusu varsa ona geç kalabilirler, dikkatleri kolay bir şekilde dağılıp odaklanma problemleri yaşarlar, masa başında uzun süre çalışamayabilirler ve en önemlisi de unutkan olabilirler. Unutkanlık, dikkat dağınıklığının en büyük sonuçlarından birisidir. Bunlarla birlikte ani depresif olup, takım çalışmasına çok yatkın olmayabilirler. Aynı şekil bağımlılığa da yatkın olabiliyorlar. Örneğin alkol bağımlısı olabilir. Kişi dikkatini toplayıp hızlı bir şekilde ona adapte olabilmek için alkole başvurabiliyor” diye konuştu.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun kızlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğünü söyleyen Seçkin, “Burada en çok dikkat edilmesi gereken husus, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu depresyonla çok karıştırılabiliyor. Kişiler işleri yolunda gitmediğinde, akademik başarısızlık yaşadığında ya da ilişkilerinde birtakım problemler yaşandığında kolay depresif bir ruh haline girebiliyorlar. Burada önemli olan etken, çoğu zaman dikkat eksikliği tanısı yanlış bir tanı olarak veriliyor. Eğer depresyonun altında yatan bir dikkat eksikliği varsa ve siz bu dikkat eksikliğini tedavi etmiyorsanız depresyonun sık sık tekrarlandığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
Büyükşehirde yaşayan bireylerin DEHB hastalığına sıklıkla rastladığını belirten Seçkin, “Dikkat dağınıklığı özellikle büyükşehirlerde yaşayanların çok sık rastladığı bir durum. Yani şehir hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda. Herkes unutkanlıktan yakınıyor ve ‘Acaba alzaymır mı oldum?’ diyor. Günümüzde 13-14 yaşındaki çocuklarda çok fazla unutkanlığa rastlayabiliyoruz. Bu bozukluğa neden olan şeyler sürekli aceleci ve telaş içerisinde olmamızdan kaynaklı. Beslenmemiz çok önemli. Abur cubur tüketmek, şekerli gıda tüketiminin artması, doğal gıdalardan uzak durmak gibi bunlar çok büyük bir etken” ifadelerine yer verdi.
Dikkat bozukluğunun tedavisinde genelde ilaçla birlikte bireysel tedaviyi önerdiklerini ifade eden Seçkin, “Bu tedavilerde olumlu sonuçların oldukça yüksek olduğu görülüyor. Dengeli ve düzenli beslenmek çok önemli. Özellikle işlenmiş paketli gıdalardan uzak durmak gerekli. Unutkanlık sorunu olanlar için iyi bir uyku gerekli. Uyku eksikliği eşittir unutkanlık” diye konuştu.
YORUMLAR