Çanakkale Boğazı’nda balıkçıların ağlarına zarar veren müsilajın etkisi hala devam ediyor. Hava sıcaklıklarının değişimine bağlı olarak ortaya çıkan deniz salyası, balık popülasyonunu da tehdit ediyor. Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nda mavi suların üzerinde beliren tabaka şeklindeki ve köpüğü andıran müsilaj sorunu sürüyor.
Müsilaj olayının doğal bir olay olduğunu beliren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, “Müsilaj olayı; biyolojik, kimyasal ve fiziksel şartlar uygun olduğunda çeşitli denizel organizmaların çoğalması sonucu ortaya çıkan doğal bir olay. Belirli iklimsel ve tropik koşullar altında çeşitli denizel organizmaların ürettiği, organik maddenin düzensiz olarak birikmesi durumu. Genellikle fitoplanktonik organizmalardan diyatomların sayılarını arttırmasıyla oluşan bir olay” dedi.
“1700’LÜ YILLARDAN BU YANA GÖRÜLÜYOR”
Deniz salyasının ilk kez değil geçmiş yıllarda da çok görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Büyükateş, “Bu olay tabii ki yeni bir olay değil. 1700’lü yıllardan beri Adriyatik Denizi’nde gördüğümüz bir olay. 1980’li yılların sonlarından itibaren, özellikle yaş aylarının başlangıcında biz bu olayı görüyoruz. Ülkemizde ise Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’nde 1994 yılından bu yana yoğun olarak karşılaştığımız bir durum. 2007 ve 2008 sezonunda da benzer bir süreci yaşamıştık ve o dönemde de bu müsilaj olayının uzun süre devam ettiğini gözlemledik. Özellikle durgun hava şartlarında ve rüzgarın az olduğu durumlarda bu olayı yoğun olarak görüyoruz. Çeşitli şekillerde akıntılar veya rüzgar vasıtasıyla yayılmış olarak biz bunları görüyoruz. Rüzgarın etkisi arttığında yavaş yavaş bu olayın sonlandığını görüyoruz. Aslına bakarsanız doğal bir süreç” diye konuştu.
“EKOLOJİNİN YANI SIRA EKONOMİK VE SOSYAL NEGATİF ETKİLERİ VAR”
Denizlerdeki canlıların yanı sıra ekonomik ve sosyal anlamda negatif etkiler oluşturduğunu da sözlerine ekleyen Büyükateş, “Müsilaj olayının sadece ekolojik değil, ekonomik ve sosyal negatif etkileri de söz konusu maalesef. Şu anda balık avlanmada yasak dönemindeyiz, aktif avcılık yapılmıyor. Ancak, aktif olarak balık avcılığının yapıldığı dönemlerde, balık ağlarının gözlerini kapattığını gözlemliyoruz. Teknelerin pompa ve filtrelerini kapattığını ve bunlara zarar verdiğini gözlemliyoruz. Müsilaj, denizel sistemde sahte bir dip yapısı oluşturuyor. Bu da balıkların üreme, beslenme ve göçleri üzerinde de olumsuz etkiler ortaya çıkıyor. Neler önerebiliriz; ekolojik, sosyolojik ve ekonomik etkilerini en aza indirebilmek için. Öncelikle, evsel, endüstriyel kanalizasyon atıkları ve sintine suları denizi kirletici etkenleri, süreklilik söz konusu olmalı ama özellikle müsilajın olduğu dönemlerde deşarjın azaltılması gerekiyor” dedi.
“MÜSİLAJIN YOĞUN OLDUĞU BÖLGELERDE DENİZE GİRİLMESİNİ TAVSİYE ETMİYORUZ”
Son olarak deniz salyasının yoğun olduğu bölgelerde denize girilmemesi gerektiğine dikkat çeken Büyükateş, “Müsilajın insan sağlığı doğrudan etkileyecek bir durum olmadığını biliyoruz. Fakat, ortamda sirkülasyon azaldığı için bakteriyel parçalanma yoğun olarak gerçekleşiyor. Bu da dolaylı olarak insan sağlığı üzerinde negatif etki oluşturabilir. Müsilajın yoğun olarak bulunduğu bölgelerde denize girilmesini çok tavsiye etmiyoruz” şeklinde konuştu.
YORUMLAR