İki sanatçı da küçükken müziğe olan ilgileriyle başladıklarını, daha sonra ilgilerinin müzik aleti çalmaya evirildiğini belirterek müzik aleti yapımına yöneldiklerini ifade etti. Jonathan Hill müzik aleti yapımına nasıl yöneldiğini şöyle ifade ediyor.
“Sadece bir müzisyen olmak istemediğimi hissediyordum. Seyahat etmeye karar verdim ve Yeni Zelanda’da bir mobilya yapım atölyesine girdim, girmez burasının içinde olmak istediğim bir ortam olduğunu çok güçlü bir şekilde hissettim. Sanırım ortam beni etkileyerek içimde tınlama başladı.”
‘VİOLA D’AMORE: AŞK KÖRDÜR’
Eğitiminde Rönesans ve barok dönemi olarak bilinen ‘erken dönem’ Avrupa telli enstrümanlar yapımında uzmanlaşan Jonathan Hill, kemana benzeyen telli çalgılardan Viola d’amore’ye (Aşk Kemanı) odaklandı. Hill, yapımında uzmanlaştığı viola d’amore’nin hikayesini anlatırken şunları belirtti
“Gözleri bağlı bir aşk tanrısının tutma yerine ağaç oymacılığıyla tasvir edildiği bu enstrümanlar, ‘viola d’amore’ (aşk kemanı) adıyla bağlantılı olan ‘aşk kördür’ temasına sahipti. Zamanla yaptığım viola d’amore’lere bana has başka figürler tasvir etmeye, tasvir ettikçe işimi sevmeye başladım. Böylelikle her yaptığım enstrüman, güzel bir ses çıkarmanın ve görsel olarak güzel olmanın ötesinde bir hikâyeye de sahip oldu. Bunun bir örneği, baştan çıkarıcı bir dişi deniz canlısının denizcileri ölüme sürüklediği Alman şiiri ‘die lorelei’ye dayanan bir Viola d’amore idi. Çok çarpıcı bir enstrümandır; figürün dalgalanan suya benzediği bir parça akçaağaç seçtim ve kendi yaptığım turkuaz bir vernikle enstrümanın yapımını bitirdim.”
“ONDAN DERS ALMAK HEM DE İSTANBUL’U YAŞAMAK BÜYÜK BİR ONURDU”
Hill, enstrümanlarını jonathanhill-luthier web sitesinden sipariş alarak yaptığını belirterek Kadıköy’deki ut yapımı atölyesindeki eğitimini anlattı;
“Türkiye’nin en iyi ut ustalarından Mustafa Copçuoğlu ile tanıştım. Atölyesine girmeme izin verdi ve bana baştan sona nasıl ‘Ut’ yapılacağını öğretti. Hem ondan ders almak hem de İstanbul’u yaşamak büyük bir onurdu. Her gün çok yetenekli müzisyenler atölyeye gelirdi, utlarının akort edilmesini beklerken bize ut çalarlardı. Bazen de çay içer sohbet ederdik. Tanıştığım herkese beni çok iyi karşıladıkları ve bilgi ve kültürlerini benimle paylaştıkları için çok teşekkür ederim. Şu anda en çok yaptığım ama dünyada pek tanınmayan bir çalgı olan viyola d’amore Türk müziğinde de kullanılıyor ve Türk müzisyenlerle ortak bir konser veya video yapmayı planlıyorum.”
DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE UTLARI VAR
Yıllarını ut yapımına adayan Mustafa Copçuoğlu, eğitimine 1983 yılında İTÜ Devlet Konservatuarı’nda çalgı yapımı bölümünde başladığını, okuldaki daha ilk yılında müzik aletlerini tamir ettiğini ve bu işte iyi olduğunu gördükçe ortaya bir müzik aleti çıktıkça mesleğine ısındığını belirtti. Okulun ikinci yıllarından itibaren para kazanmaya başladığını ifade eden Copçuoğlu, 1994 yılında Kadıköy’de bir atölye açtığını belirtti. 26 yıldır atölyesinde ut yapan Mustafa Bey, ABD ve İngiltere dahil birçok öğrenci yetiştirdiğini belirterek utlarının merhum İbrahim Erkal, Metin Şentürk gibi ünlü isimlerin çaldığını söyledi.
Kanada, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerdeki sanatçılara ut yapıp gönderdiğini ifade eden ut yapımcısı Mustafa Copçuoğlu Usta, atölyesini kendisi gibi ut yapımında çok başarılı olan oğlu Burak Copçuoğlu’na devrettiğini, kendisinin ise haftanın bir günü atölyesine geldiğini açıkladı.
“YAPMIŞ OLDUĞU ESERLERİ GÖRÜNCE HAYRANLIK DUYDUM”
Jonathan Hill’in atölyesinde baştan sona bir ut yapımı öğrenmeye başladığını ifade eden Copçuoğlu, Hill ile geçirdikleri zamanla ilgili “Yapmış olduğu eserleri görünce hayranlık duydum. Çok başarılı bir öğrenciye sahip olduğum için de kendimi çok şanslı hissettim. Benim de ondan öğreneceğim bazı şeyler vardı. Jonathan burada hiç yabancılık çekmedi, bizde ona karşı yabancılık çekmedik. Sanki yıllardır buradaki atölyede çalışıyormuş gibi birlikte güzel işler ortaya çıkarttık. Biz onun yaptıklarına hayranlıkla bakıyorduk, o da bizim eserlerimize hayranlık duyuyordu. Belli bir süre sonra kendisine yeterli bir seviyeye geldiğini, ona verebileceğimiz bir şey olmadığını belirttim. Jonathan’ın başarıları ve gelmiş olduğu seviye beni çok gururlandırıyor” ifadelerini kullandı. Ut yapımı ustası Mustafa Copçuoğlu, yurtdışında olduğu gibi bazı orkestra şeflerinin albüme ‘oud maker’ (ut yapımcısı) olarak ismini yazdığını belirterek bu gibi anlarda mesleğiyle gurur duyduğunu ifade etti.
YORUMLAR