Yenidoğan çetesi davasının görülmesine 7’nci gününde devam ediliyor

Para için bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik davaya, bugün de devam ediliyor. Geçen hafta ilk 6 duruşmada, çete lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı dahil 22 tutuklu sanık dinlenmişti. Bugün de tutuksuz sanıkların savunmaları alınıyor. Halime bebeğin ölümüyle ilgili iddialara yanıt veren tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç, “Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık.” diyerek kendini savundu. Duruşma salonundan son gelişmeleri, muhabir Melike Şahin aktarıyor.

Yenidoğan çetesi davasının görülmesine 7’nci gününde devam ediliyor

11.48

Ecem Koç’tan sonra tutuksuz sanık Dr. Mehmet Salih Kara’nın savunmasına geçildi.

Kara, daha önce savunma yaptığını ve ekleyeceği bir şey olmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanı’nın “Silivri Kolan Hastanesinde başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta bakmışsın?” sorusuna yanıt veren Kara, “Böyle bir şey yok. Çam Sakura’da asistanlık eğitimim devam ediyordu, çok yoğundum. Buna vaktim olmazdı. Konuşma olarak yapmış olabilirim ama eylem olarak gerçekleştirmedim.” diye konuştu.

11.19

“KAFASINDAN DOPAMİN VERMEYİN, YAŞAYACAKSA YAŞAR”

Bahar hemşire ve Fırat Sarı arasında geçen “Kafasından dopamin vermeyin, yaşayacaksa yaşar” tapesi sorulan Koç, “55 günlük bir bebek zor bir bebek. Artık damar yolları kalmadı. Son çare olarak kafadan damar yolu açarız. Çok zor açtık. Damar yolu etkin çalışıyordu. Dopamin küçük damarları zedeleyen bir ilaç. O yüzden kafadan verilmesi tercih edilmez. Fırat Sarı CPR’a gerek yok demişti önceden, çünkü çok yoğun beyin sekeli kalmıştı. Ama biz yaşamla bağdaşmasa da müdahalemizi yaptık.” yanıtını verdi.

Fırat Sarı’nın çalışma saatleriyle ilgili soruya yanıt veren Koç, “Belli bir saati yoktu. Halime bebekle her gün ilgilendi. Doktor o gün o saatte ihyiyacı olduğunda olmadıktan sonra her gün gelip bakmış olsa da benim için sıfırdır.” dedi.

CPR kalp masajı: Kalp durması sonrasında normal solunumu sağlamak için, akciğerlerde hava yollarının temizlenmesi, suni solunumun ağızdan ağıza yapılması ve göğüse basınç uygulanarak kalp masajı yapılmasını içeren acil bir hayat kurtarma tekniğidir.

10.55

“DOKTOR OLMADIĞI İÇİN BEBEĞE MÜDAHALEYİ HEMŞİRELER OLARAK YAPTIK”

Suçlamaları kabul etmeyen hemşire Ecem Koç, “İşletme konusu nedir bilmiyorum, burada öğrendim. Kimseyi tanımıyorum, örgüt mensubu değilim. Sadece Fırat Sarı ve Bahar Kanık’ı tanıyorum.” dedi.

Halime bebeğin ölümüyla ilgili iddialara yanıt veren Koç, “Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Yapmam gereken her şeyi yaptım bebekle ilgili. Adrenalini ve CPR’ını yaptım, geri dönmedi bebek. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık. Normalde doktor bey Esenyurt’tan geliyor. Geliyorum dedi. Genelde tüm doğumlara, müdahalalere yetişir. İlk defa böyle bir durumla karşılaştık. Ex saati değiştirildi mi değiştirilmedi mi bilmiyorum.” diyerek kendini savundu.

Fırat Sarı ile arasındaki para trafiğine ilişkin iddialara da yanıt veren Koç, “Fırat Hoca’ya kendi cebimden kıyafet almıştım. Sonra o iadesini yaptı. Bir bebeğe eşya aldık. Onun iadesini yaptı. Ticari bir şey yok. Aldığım şeylerin geri ödemesini yaptı.” diye konuştu

10.30

Yenidoğan Çetesi davasında duruşmanın 7. günü tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç’un savunmasıyla başladı.

DAVANIN 6. GÜNÜNDE NELER YAŞANDI?

Yenidoğan çetesi davasının 6. gününde Fırat Sarı savunma yaptı. Çetenin ele başı olmakla suçlanan Sarı’nın savunmasında birçok çelişki vardı. 26 Kasım’a ertelenen davada 22 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Fırat Sarı savunmasına, “Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsanlık onurum kalmadı. Burada her şeyi anlatmak istiyorum.” sözleriyle başladı.

Bu yılın Ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini iddia eden Sarı, bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddialarını kabul etmedi, hasta sevki konusundaki işleyişi anlattı.

Rüşvet karşılığı hasta almadıklarını öne süren Sarı, “112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık.” diye konuştu.

582 yıla kadar hapis cezası istenen Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk olmadığını iddia etse de burada ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı işbirliğini anlattı, başka isimler de verdi. Sarı, “Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert ‘Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur’ dedi. Paraların eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Renas Reyap’ta çalışıyordu. Renas’tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi.” dedi.

Fırat Sarı, anlaşmayı hastane yöneticileriyle yaptığını işleyişten haberdar olduklarını iddia etti. Ayrıca hastane yönetimlerinin hasta sayısının artırılması için kendinisi sıkıştırdığını da iddia eden Sarı’ya “Fişini çek-dedemin fişi” konuşması da soruldu.

Sarı, “Şaka yaptık kendi aramızda siz yapmıyor musunuz?” deyince Fırat Sarı’ya tepki gösteren savcı “Bizim üzerimizden örnek verme.” dedi.

Satılan SGK ilaçları da sorulan Sarı, bu konuda sanıklardan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçladı. Sarı, “Hayatımı kararttılar. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya.” diye konuştu.

Taşçı’nın kendisine, Ocak aynda dinlendiklerini söylediğini öne süren Sarı, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ihmal iddialarını da kabul etmedi.

Sarı’nın “İhmal olduğunu, eksiklik olduğunu düşünmüyorum. Çoğu bebeği ben görmedim zaten.” savunmasını yapması üzerine söz alan savcı, örgüt yöneticisi örgüt üyelerinin tüm suçlarından sorumlu olur şeklinde Fırat Sarı’ya yönelik bir açıklama yaptı.

Ölene kadar ilaca devam edeceksin şeklindeki telefon konuşması da hatırlatılan Sarı, “Bebek çok ağır durumdaydı, kardiyologlar birkaç gün içinde ölür demişti. İlacı hiç kesmeyeceksin demek için söyledim.” yanıtını verdi.

Fırat Sarı yoğun bakımların hemşirelere bırakıldığı suçlamalarını da kabul etmedi.

Fırat Sarı’nın savunmasının ardından davada ara karar çıktı. Sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 26 Kasım’a ertelendi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI 5. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Yenidoğan çetesi davasının 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil zincirinin dışına çıkılarak bebeklerin hastaneye sevk edilmesiyle ilgili savunma yaptı.

Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı’dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını söyledi. 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’den arka arkaya itiraflar geldi.

Gıyasettin Mert Özdemir şunları söyledi: “Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik’e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti.”

Mahkeme Başkanı’nın “‘Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer’ konuşması için ne diyorsun?” sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, “İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı.” dedi.

“ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIM”

Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı’dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, “Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister” dedi.

Mahkeme Başkanı’noın “112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre.” sorusuna Özdemir, “112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?” açıklamasında bulundu.

“Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun.” sorusuna yanıt veren Özdemir, “112’ye bildirsek bebek alamayız” şeklindeki sözlerini, 112’nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti.

4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ 4. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Davada perşembe günü dördüncü duruşma görüldü. Sanıklardan yeni itiraflar da geldi.

Yenidoğan Çetesi davasındaki hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini, bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti.

Yüksel, “Beni 112’den arayanlar ya da ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.” dedi.

Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti.

ASİSTANDAN İTİRAFLAR

Çete yöneticisi Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını anlattı.

Arslan, Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi.

Sanık Arslan şunları anlattı: “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.”

Arslan, savcının sanık Fırak Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?” sorusunu da yanıtladı.

Arslan şunları söyledi: “Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.”

“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”

Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.

DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR

Dünkü celsede sanık üç hemşireden üç çarpıcı itiraf geldi.

Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü.

Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı.

Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.

Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüyle ilgili “Çek fişini” ifadeleri sorulan Keykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini iddia etti.

Keykubad’ın savunmasının ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür.” diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu.

Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.

Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum” dedi.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı.

“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu.

Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu.

“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”

Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı.

Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.

“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER’e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.

İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI

Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu.

Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.

Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?

Türkiye’nin yakından takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı.

Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı.

Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi.

Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi.

Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu.

MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI

Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi.

Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği,,, doktorun ise “canlandırmaya gerek yok” dediği belirlendi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?

Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşabilmek adına yenidoğan bebeklerin sağlığının hiçe sayıldığı yönünde…

Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti.

Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu.

Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç… Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu.

Bu süreçte 9’u İstanbul’da biri Tekirdağ’da 10 özel hastane kapatıldı.

Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi

Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere “pasif ötenazi”

Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi’nin ruhsatları iptal edildi.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir