Zina sebebiyle boşanma

Boşanma belirli sebeplerin varlığı halinde açılabilen bir dava olmakla birlikte bu sebepler Türk Medeni Kanunu’nda sınırlı olarak sayılmıştır. Sınırlı olarak sayılma ise bu sebeplerden başkaca hiçbir sebebe dayanarak bu davanın açılmayacağı anlamına gelmektedir. Boşanma sebeplerinden biri de zina (aldatma) sebebiyle boşanmadır.

Zina sebebiyle boşanma

AV. ESRA AYDIN EKİCİ – Türk Medeni Kanun:

“Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.”

Öncelikle boşanma sebebi zina nedir ona bakalım. Zina eşin, evlilik birliği içerisinde evli olduğu kişiden başkası veya başkaları ile cinsel ilişkiye girmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken ise, zinanın boşanma sebebi olarak sayılmasını Yüksek Mahkeme cinsel birliktelik yaşanmasını bağlamaktadır. Sarılma, öpme, flörtleşme, mektuplaşma gibi eylemler zina olarak sayılmamakla birlikte, bunların yaşanması halinde ise pek tabi diğer boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılabilmektedir.

Fakat aldatılan eş bu sebebe dayanarak açacağı boşanma davasını 6 ay içinde açmak zorundadır. Boşanma sebebi daha geç öğrenilse bile, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma süresi, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Örneğin, 07.05.2014 tarihinde bir eş aldatılmasına rağmen, aldatma fiilini 01.12.2018 tarihinde 5 yıllık dava açma süresi (zamanaşımı süresi) dolmadan öğrenmişse diğer eşe zina nedeniyle boşanma davası açabilir.

Zinayı affetme; eşin dava açma hakkını ortadan kaldırır. Yani affeden kişinin zina sebebiyle, dava açma hakkı bulunmamaktadır. Affetme, sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlarla da anlaşılabilir. Örneğin; eşi kendisini aldatmasına rağmen, ” lütfen evine dön, ne yaptığını biliyorum olsun” şeklinde mesaj üzerine eve dönen diğer eş affedilmiş kabul edilir.

Evli bir kişinin zina yaptığının ispatı gizli yapıldığından her zaman kolay olmamaktadır. Bu sebeple yüksek mahkeme yaklaşık ispatı da yeterli kabul etmektedir. Mesela kişinin geceleri aynı telefon numarası ile defalarca ve saatlerce konuşması, ortak konuta eşi evde yokken karşı cinsten birini alması, kadının eşinin evde bulunmadığı dönemde hamile kalması zinanın varlığına delalet ettiğini kabul etmiştir.

Aldatılan eş karşı taraftan her zaman manevi tazminat talep edebilir. Tazminat miktarının takdiri ise mahkemededir.

Peki, aldatılan eş eşinin sevgilisi üçüncü kişiden tazminat talep edebilir mi buna bakalım. Her ne kadar Yüksek Mahkeme geçmişte sevgiliden tazminat talep edebileceğini karar vermiş ise de, en son verdiği karara göre sadakat yükümlülüğünün eşler arasında olduğundan bahisle sevgiliden tazminat talep edilemeyeceğine hükmetmiştir.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir